Ekonomi-teknoloji (Şirket-firma) haberleri..

Ekonomi-teknoloji (Şirket-firma) haberleri..
20 Haziran 2020 Cumartesi 16:23

YAŞ MEYVE SEBZEDE HEDEF UZAK DOĞU PAZARI

Uludağ Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği (UYMSİB) Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Senih Yazgan, 2020 yılının Ocak-Mayıs döneminde yaş meyve sebze ihracatında geçen yılın aynı dönemine oranla yüzde 20’lik bir sıçrama yaşandığını söyledi. Yazgan, “Pandemi süresinde insanların gıdaya öncelik vermesi bu süreçteki ne büyük kazanımlarımızdan biri oldu” dedi.

Yaş meyve sebzede dönemsel üretimin önemine değinen Yazgan, “Mart’a kadar olan dönemde en önemli pazarlarımızdan olan Rusya’da narenciye tüketimi çok yoğun gerçekleşiyor. 2019’dan kalan son stokların kullanıldığı bir dönem. Sonrasında tekrar hareketlenmesi Eylül ayını bulabiliyor. Kiraz ise tam tersi bir şekilde Mayıs ayına kadar tabiri caizse uyuyor, Mayıs ayında büyük bir sıçrama yapıyor ve Ağustos ayına kadar devam ediyor” dedi.

“Tarım zor bir üretim grubu”

Tarımın zor bir üretim grubu olduğunu vurgulayan Yazgan, “Üzeri açık bir sanayi gibisiniz. İklimsel etmenlerle tümüyle bağımlısınız. Bugün konuştuğumuz verileri yarın söyleme imkânına sahip olamıyorsunuz. Mevcut süreci biz bu yıl, Haziran başına kadar iyi götürdük. Sonra başlayan yağışlı periyod bizi biraz etkiledi. Avrupa’daki taleplerin artış göstermesi, önümüzdeki periyodun pozitif seyredeceği konusunda bizleri umutlandırıyor” diye konuştu.

En çok ihracat yapılan bölgelerle ilgili de bilgi veren Yazgan, “Ağırlıklı olarak Orta Avrupa’ya ihracat yapıyoruz; Almanya, Hollanda gibi. Aynı şekilde Birleşik Krallık ve Rusya önemli pazarlarımız arasında yer alıyor. Türk ürünlerini Rus marketlerinde görebiliyoruz. Belli ülkelerdeki olumsuz iklim etkileri sonucu tedariklerini İspanya ve İtalya’dan sağlayan ülkeler taleplerini bize yöneltti” diye konuştu.

“Gıdaya olan yoğun talebi avantaja çevirdik”

Salgının küresel gıda pazarında önemli değişikliler yarattığını söyleyen Yazgan, şöyle devam etti: “İnsanlar pandemi süresince marketlere gittiklerinde ilk önce gıda reyonuna gitti. Gıdanın önemini anladı. Dolayısıyla yaş meyve sebze reyonunda büyük talep oldu. Türkiye buna hazırlıklıydı. Çünkü bulunduğu coğrafi konum gereği hem Avrupa’ya 2-3 günlük bir transportasyon süresinde, istediği ürünü çok rahatlıkla ulaştırabilmesi açısından büyük avantajlı. Biz hem Avrupa hem de Rusya’ya kolayca ürün ulaştırabildiğimiz için bu durumu avantaja çevirebildik.”

“Uzak Doğu pazarına yoğunlaştık”

Orta Avrupa’nın yanı sıra bu süreçte yeni pazarların da doğduğunu ifade eden Yazgan, sözlerini şöyle tamamladı: “Orta Avrupa bizim çok kolay bir pazarımız. Kendi tüketim alışkanlıklarımızın da benzerlik gösterdiği, siyah zeytin, yeşil zeytin gibi ürünleri ihraç ederken orada ulaştığımız kitle aslında etnik pazar yani oradaki Türklere ağırlıklı olarak ulaşan ürünlerdi. Şimdi yeni yeni benzer ürünleri Avrupalı tüketicilere ulaştırmaya başladık. Özellikle İskandinav ülkeleri son yıllarda bizim için iyi bir pazara dönüştü. Bununla birlikte yaş meyve sebzenin önündeki en önemli pazar Uzak Doğu pazarı. Uzak Doğu pazarı için çok yoğun bir çaba sarf ediyoruz. Bunun için de ‘Karantina Protokolleri’ dediğimiz belli uygulamaların yapılması gerekiyor. Bunları da ülkeler kademeli olarak istiyorlar. Şu an Çin pazarı için kiraz ve narenciye, Japonya pazarında da limon ve greyfurt gibi meyvelere yoğunlaştık. Eğer bunları yakın bir zamanda gerçekleştirebilirsek Türkiye’deki tarımsal sektörlerden geçimini sağlayan üreticilerimizin gelirleri artacaktır. Bu da ülkemize ekonomik değer olarak geri dönecektir.”

Uyumsoft Dijital Pazarlama Müdürü Yeşim Kıyamçiçek Gülşen,Yeni normal, dijital dönüşümün fazlasıyla hayatımıza girdiği bir dünya olacak”

Bütün dünyanın temassız ticareti konuştuğunu anlatan Uyumsoft Bilgi Sistemleri ve Teknolojileri AŞ Dijital Pazarlama Müdürü Yeşim Kıyamçiçek Gülşen, şunları söyledi:

“Yaklaşık 18 yıldır, bilişim sektöründe çalışıyorum ve biz pazarlamacıların hep mottosu, ‘mekan bağımsız dijital dönüşüme geçin. Mekanın bir önemi yok. İnternet erişimi olan her yerden, ticareti yapabilirsiniz’ olmuştur. Bugün görüyoruz ki, tüm bu mottolar artık somut hale geldi. Bütün dünya, günümüzde temassız ticareti konuşuyor. Ne mutlu ki, Türkiye olarak biz, aslında bu sürece hazırdık. Üretim ve hizmet sektörleri dışında birçok sektör, faaliyetlerine evden devam edebildi. Yaygın internet ağının, en büyük avantajı da budur. Uyumsoft AŞ’nin aralarında bulunduğu Türk yazılım şirketlerinin yazılım ürünleri sayesinde, ülkemizdeki işletmeler ticari faaliyetlerini durdurmadan uçtan uca temassız ticaret olarak sürdürüyorlar. Bizler, evlerimizden e-ticaret imkanıyla, market alışverişimizi yapabildik, sağlığımızı takip edebildik, faturalar için de matbuya dokunmak zorunda kalmadık. e-Dönüşümün katma değeriyle, fatura ve irsaliye gibi süreçlerimizi yönetebildik. Kısaca, internet erişiminin olduğu her yerde, mekan bağımsız olarak ticari faaliyetlerimizi sürdürmekteyiz. Ofisimizi, evimize taşıdık. Birçok iş toplantılarımızı, eğitimleri ve hatta mülakatları dahi internet üzerinden online meeting araçlarıyla yapıyoruz. Artık, yeni dünya, yeni normal, dijital dönüşümün fazlasıyla hayatımıza girdiği bir dünya olacaktır” dedi.

Teknolojinin dili ortaktır, bu dili yakalayan dünyanın her yerine yazılım ürünleri taşır

Türkiye’nin bilişim ve teknoloji anlamında bugün iyi noktada olduğunu ifade eden Uyumsoft AŞ Dijital Pazarlama Müdürü Yeşim Kıyamçiçek Gülşen, şunları kaydetti:

“Sektörümüz, çok uzakta değil, bundan 10 yıl önce, global markaların erp, crm, insan kaynakları gibi yazılımlarının Türkiye distribütörlüklerini alarak, ülkemizde temsil ediyordu. Bugün geldiğimiz noktada ise, birçok firmanın kendi ürünleri bulunuyor. Uyumsoft olarak 24 yıldır, kendi mühendislerimizle, kendi akademimizle ve yetiştirdiğimiz insan kaynağı ile uçtan uca bütün yazılımları yapıyoruz ve bu ürünlerimizi Türkiye’den dünyaya satıyoruz. Bizim, Tokat’ta da müşterimiz var, Fildişi Sahilinde de müşterimiz var. Artık dünya, milli ve yerli olmak zorundadır. Kendi ekonomimizin ayakta kalabilmesi adına, artık Türkiye’nin yazılım sektöründe başarılı firmaları ve yazılım ürünleri vardır ve sektörümüz globalde başarı öyküleri yazmaktadır. Çünkü, teknolojinin dili ortaktır. Ve, bu ortak dili yakaladığınız sürece, kimin nerede ürettiğinin bir önemi yoktur, bu dili yakalayan dünyanın her yerine yazılım ürünlerini taşır. Yeter ki, bu kodları doğru çözebilelim. Biz de, Uyumsoft olarak, bunu fazlasıyla başardık. Kurucumuz, bir matematik mühendisi, analitik zekayla, 24 yıl önce şirketimizin tohumlarını attı. Bugün, kendi kodlarımızla ve kendi yetiştirdiğimiz insan kaynağıyla, Kobi’den büyük ölçekli firmalara, finans sektöründen üretime, tarımdan sağlığa kadar çok farklı sektörlerde ve segmantasyonda hitap eden yazılımlarımız bulunuyor” diye konuştu.

Pandemi sürecinde tamamladığımız başarı hikayelerimiz oldu

Pandemi sırasında, ülkelerin tek başlarına hayatta kalarak, hayatlarını idame ettirmelerinin öneminin birkez daha gündeme geldiğini anlatan Yeşim Kıyamçiçek Gülşen, konuşmasına şöyle devam etti:

“Ülkeler, yerli ve milli olmak durumda kaldı. Burada, en büyük katma değeri teknoloji oluşturuyor. Uyumsoft olarak, yüzde 100 yerli sermaye ile 24 yıl önce kurulmuş bir Türk yazılım şirketiyiz. Erp, crm, insan kaynakları yönetimi, ticari paket yazılımları ile e-dönüşüm faturadan irsaliyeye kadar bütün ticari faaliyetin temassız yazılım üzerinde yapabileceği 30’un üzerinde ürünümüz bulunuyor. Biz ürünlerimizi, müşterilerimizin ihtiyaçları doğrultusunda ve regülasyon gereğiyle sunuyoruz. Pandemi döneminde, mevcut projelerimiz devam ederken, yeni projeler de geldi. Proje kapanışlarımız için, fabrika müdürleri ve proje ekipleri evlerinden bağlanarak, proje süreçlerini uçtan uca başarıyla tamamladılar. Pandemi sürecinde, çok güzel tamamlanmış başarı hikayelerimiz oldu. Geçmişte daha büyük ölçekli firmalar, teknolojiye yatırım yaparken, pandemiyle birlikte tüm işletmeler, teknolojinin ve dijital dönüşümün önemini birkez daha görmüş oldular. Nitekim artık, teknolojiye yatırım yapmanın maliyetleri, geçmişe yıllara oranla çok uygundur. Uyumsoft Dijital Dönüşüm uzmanlarımız ile her sektör ve segmantasyondaki işletmelerin ihtiyaçlarını belirliyoruz ve ihtiyaçlarına göre yazılım ürünlerimizi konumlandırıyoruz” şeklinde konuştu.

Moda endüstrisi pandemi sonrasında sürdürülebilirliğin formülünü arıyor

Pandemiden en çok etkilenen sektörlerden biri olan Moda endüstrisinde, pandemi sonrasında sürdürülebilirliğin nasıl sağlanacağı arayışları başladı.

Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği ve Business Sweden “SUSTAINEIBILITY TALKS: Covid-19 sonrası İsveç Moda Markalarının Sürdürülebilir Üreticilerle Çalışma Stratejileri” konulu online toplantıda pandemi sonrasında moda endüstrisinde sürdürülebilirliğin yol haritasını belirlemeye çalışacaklar.

Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Başkanı Burak Sertbaş’ın moderatörlük yapacağı “SUSTAINEIBILITY TALKS: Covid-19 sonrası İsveç Moda Markalarının Sürdürülebilir Üreticilerle Çalışma Stratejileri” temalı webinar toplantısında İsveç Türkiye Ticaret ve Yatırım Ataşesi Edin Erkocevic, İsveç Tekstil ve Konfeksiyon Sanayicileri Birliği Genel Sekreteri Cecillia Tall ve H&M Avrupa Sürdürülebilirlik Müdürü Hülya Sevindik Özyiğit, pandemi sonrasında sürdürülebilirliğin sağlanması için atılması gereken adımlarla ilgili görüşlerini paylaşacak.

Covid-19 salgınının 2.Dünya Savaşı sonrasında tüm sektörleri hem iç piyasada, hem de ihracatta etkileyerek büyük bir ekonomik çalkantıya sebep olduğuna işaret eden Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Başkanı Burak Sertbaş, moda endüstrisi olarak Covid-19’un etkilerini hala hissettiklerini, Covid-19’un konfeksiyon sektörünün tedarik zincirindeki tüm aksaklıkları ortaya çıkardığını kaydetti.

“Konfeksiyon sektörü olarak pandemi sonrasında sürdürülebilir bir yapıya kavuşabilmek için tedarik zincirimizi yeniden düzenlememiz gerekiyor” diyen Sertbaş, “Bu noktada modada sürdürülebilir üretim tekrar gündeme geliyor. Tekstil ve konfeksiyon sektörünün bilinen algısı petrolden sonra dünyamızı en çok kirleten sanayii olduğu yönünde. Bu olumsuz algıyı değiştirmek için 2020 yılını “Sürdürülebilirlik Yılı” ilan etmiştik. Sürdürülebilirlikle ilgili URGE projesi, Global Compact Üyeliği, Moda Devrimi Sergisi gibi birçok organizasyon ve proje düzenledik, hatta bu sene 15.sini planladığımız ancak pandemi nedeniyle ileri bir tarihe ertelemek zorunda kaldığımız EİB Moda Tasarım Yarışmamızın temasını da sürdürülebilirlik çerçevesinde oluşturduk. “SUSTAINEIBILITY TALKS: Covid-19 sonrası İsveç Moda Markalarının Sürdürülebilir Üreticilerle Çalışma Stratejileri” temalı bu webinarın sektörümüzün pandemi sonrasında sürdürülebilirlik arayışlarına ışık tutacağına inanıyorum. Sürdürülebilirlik denince akla ilk gelen ülkelerden olan İsveç’in bu konuyu ele alış biçimini ve moda markalarının konuya yaklaşımlarını görme olanağı bulacağız” şeklinde konuştu.

Hazırgiyim ihracatı eridi

Türkiye’de en fazla ihracat yapan üç sektörden biri olan Hazırgiyim ve konfeksiyon sektörü 2020 yılına başarılı bir giriş yapmıştı. Ocak ayında ihracatını 2019 yılı Ocak ayına göre yüzde 6’lık arttırarak 1 milyar 495 milyon dolara çıkaran konfeksiyon sektörü, Şubat ayında ise; 2019 yılı Şubat ayı ile kıyaslandığında yüzde 8’lik ihracat gelişimi göstererek 1 523 milyon dolar dövizi Türkiye’ye kazandırmıştı.

Korona virüsün Mart ayında dünya genelinde pandemiye dönmesi sonrasında Türkiye’nin konfeksiyon ihracatında ibre aşağı yönlü seyir izlemeye başladı. Mart ayında yüzde 27 gerileyen konfeksiyon ihracatı, Nisan ayında yüzde 61,7’lik sert düşüşle 575 milyon dolara indi. Mayıs ayında kısmi bir toparlanma yaşayan konfeksiyon ihracatı 840 milyon dolar olarak gerçekleşti.

“SUSTAINEIBILITY TALKS: Covid-19 sonrası İsveç Moda Markalarının Sürdürülebilir Üreticilerle Çalışma Stratejileri” temalı webinar toplantısına katılmak isteyenler aşağıdaki linkten kayıt yaptırabilirler.

Toyota, Araç Kazaları Araştırma Yazılımı THUMS’a Ücretsiz Erişim Sunacak

Toyota, güvenli mobilite toplumu için 1997’den bu yana geliştirdiği çarpışma testi mankeni THUMS yazılımını 2021 Ocak ayından itibaren ücretsiz olarak kullanıma açacağını açıkladı. Sanal insan vücudu yazılım programı olan THUMS, trafik kazalarında insan vücudunun alacağı hasarın bilgisayarda analiz edilmesini sağlıyor. THUMS’a ücretsiz erişim ile birlikte geniş bir kullanıma ulaşacak yazılımın, araç güvenliğini geliştirmesi bekleniyor.

Araç güvenliği araştırma ve geliştirme teknolojilerini desteklemeyi amaçlayan Toyota, THUMS’u 2000 yılında dünyanın ilk sanal insan vücudu model yazılımı olarak tanıtmıştı.

Bu yazılım, trafik kazalarının sebep olduğu yaralanmaların simülasyonunun ve analizinin yapılmasına imkan sağlıyor. İlk günden bu yana sürekli olarak geliştirilen yazılımın son olarak 6. versiyonu geçtiğimiz yıl tanıtıldı. Son yazılımla birlikte iskelet yapıları, beyin, iç organlar ve kaslar dahil olmak üzere farklı cinsiyet, yaş ve fizik özellikleriyle bir dizi modelleme simülasyonları da uygulanabiliyor.

THUMS yazılımı, çarpışma testlerinde sıklıkla kullanılan fiziksel kaza mankenlerine göre daha hassas ve daha gerçekçi insan vücudu modellemesine sahip. Bu sayede kaza sonucu yaralanmaları daha detaylı analiz edilebiliyor.

Aynı zamanda bilgisayarda gerçekleştirilen simülasyonlar bir dizi farklı kaza senaryolarının tekrar edilebilmesine imkan tanırken, çarpışma testlerine göre geliştirme zamanlamasından ve maliyetten tasarruf edilmesini sağlıyor.

THUMS şu anda küresel olarak araç geliştirmelerinde 100’ün üzerinde otomobil üreticisi, tedarikçi, üniversite ve araştırma enstitüsü tarafından kullanılıyor. Emniyet kemeri, hava yastığı ve yaralanmaları azaltmaya yönelik araç mimarileri olmak üzere birçok farklı güvenlik teknolojisi araştırma ve geliştirmeleri için kullanılıyor. Aynı zamanda araç güvenliği değerlendirmesi yapan organizasyonlar da THUMS’un sanal testlerini kullanmayı planlıyor.

Toyota’nın THUMS’ı ücretsiz olarak kullanıma açmasıyla birlikte araç güvenlik araştırmalarının artmasının yanı sıra, kullanıcıların modellemeler üzerine geliştirmeler yapıp verecekleri geri bildirim ile birlikte yazılımın kullanışlılığı da artacak.

Lexus’un Lüks SUV’u RX Yenilenerek Türkiye Showroomlarında Satışa Sunuldu

 

Premium otomobil üreticisi Lexus'un RX SUV modeli, marka tarihinin en dikkat çekici modellerinden biri olmaya devam ediyor. İlk kez 1998 yılında dünyanın ilk lüks SUV’si olarak tanıtılan RX, yenilenerek iddiasını daha da artırdı ve Türkiye’de Lexus’un İstanbul ve Ankara showroomlarında 801 bin TL’den başlayan fiyatlarla satışa sunuldu.

Bu lüks SUV modeli 5 kişilik versiyonun yanı sıra, RX L ismiyle 6 veya 7 kişilik oturma kapasitesiyle tercih edilebilecek. 6 kişilik RX L ise, Kaptan Köşkü koltuklarıyla daha fazla konfor sunacak.

Her geçen jenerasyon konumunu güçlendiren RX, markanın dünya çapında en çok satış elde eden modeli olurken, birçok ilki de beraberinde getiriyor. 2005’te ilk kendi kendini şarj eden lüks hibrit SUV olan RX 400 ile dikkatleri üzerine çeken model, yenilenen dördüncü jenerasyonu ile tüm yönlerini daha da kuvvetlendirdi.

Daha güçlü ve sportif tasarım

Markanın yeni tasarım diline uyum sağlayan RX, daha ince farlara ve daha yuvarlak hatlı tamponlara sahip oldu. Arkada ise yeniden tasarlanan tamponla birlikte daha zarif ve güçlü bir tarz ortaya koyuldu. Stop grubunda ve sinyallerde çeşitli L motiflerine yer verildi.

Lexus RX'in konfor ve tasarım konusunda zaten büyük beğeni toplayan kabini daha da iyileştirildi ve 12.3 inç dokunmatik ekranla donatıldı. Aynı zamanda sürücü ve yolcunun kolay kullanımı için de yeni düzenlemeler yapıldı. Yeni RX’in multimedya sistemi, Apple CarPlay ve Android Auto akıllı telefon bağlantı sistemlerini de sağlıyor.

RX L’de Kaptan Köşkü Koltuklarda VIP konforu

Yenilenen RX ile birlikte Lexus, 6 kişilik oturma düzeninde her koltukta daha fazla konfor arayanlar için özel olarak geliştirilen ikinci ve üçüncü sırada ikili oturma düzenine sahip Kaptan Köşkü koltukları sunuyor. VIP konforu sağlayan bu koltuklar orta sıra koltukların ayrı ayrı katlanmasıyla, kaydırılmasıyla ve özel kolçaklarıyla daha fazla konfor ve yaşam alanı sağlanıyor.

Yedi kişilik oturma kapasitesine sahip RX L versiyonu ise, yenilenerek daha fonksiyonel hale getirildi. Üçüncü sıra koltuklarda iki farklı oturma pozisyonu ile artık 95 mm daha fazla diz mesafesi sunuluyor.

RX ile performanslı ve verimli sürüşler

Yeni Lexus RX, kendini kanıtlamış verimli ve güçlü motorlarını sunmaya devam ediyor. RX ürün gamında 2.0 litre turbo motora sahip 238 HP güce ve 350 Nm torka üreten RX 300’ün yanı sıra, kendi kendini şarj eden hibrit motor seçeneği de sunuluyor. RX’in 450h modeli, 3.5 litrelik direkt enjeksiyonlu V6 benzinli motoru elektrikli motorla kombine ederek 313 HP güç üretiyor.

İleri teknoloji güvenlik sistemleri

Lexus, yenilenen RX ile birlikte son versiyon Lexus Safety System + özelliklerini sunuyor. Kazaları engellemeye katkı sağlayan veya kazaların şiddetini azaltan bu sistem, yayaları ve bisikletleri algılayan Ön-Çarpışma Sistemi ile birlikte daha da geliştirildi.

Yeni RX, aynı zamanda dünyada ilk kez BladeScanTM Adaptif Uzun Huzmeli Far sistemini sunuyor. Özel olarak geliştirilen bu LED farlar, otomatik olarak kendisini ayarlıyor. Daha iyi bir aydınlatma sağlayarak yol kenarlarındaki yayaların ve tehlike yaratan nesnelerin görülmesini kolaylaştırıyor. Aynı zamanda karşıdan gelen sürücülerin gözünü kamaştırma riskini de azaltıyor.

LASTİK DEVİ PIRELLI’NİN FAALİYET RAPORUNA TÜRK SANATÇI İMZASI…

“THE ROAD AHEAD” BAŞLIKLI RAPOR, GÖRSEL SANATÇI SELMAN HOŞGÖR’ÜN İMZASINI TAŞIYAN 8 İLLÜSTRASYONLA ZENGİNLEŞİYOR

 On yıldır bir gelenek haline gelen Pirelli Faaliyet Raporu’nun “The Road Ahead” başlıklı 2019 sayısı, ‘esneklik’ temasıyla şirketin hikayesini sayıların ötesine uzanarak anlatıyor. Bu yıl, raporu ilk kez yayımlanacak metinler ve illüstrasyonlarla zenginleştirme görevi, büyük yazar Emmanuel Carrère, tanınmış kurmaca dışı yazar John Seabrook ve bir Türk görsel sanatçı, illüstratör Selman Hoşgör’e emanet edildi.

Projede yer alan yazarlar ve görsel sanatçı bu nedenle esnekliği oluşturan tepki verebilme, değişebilme ve gelişebilme kapasitesini ele aldı. İçinde faaliyet gösterdikleri bağlam evrildikçe iş modellerini, ürünlerini ve hizmetlerini adapte edebilen ve böylece kimliklerini koruyup güçlendiren şirketlerin niteliği olan bu kapasite, yaklaşık 150 yıldır Pirelli’yi de tanımlıyor. Covid-19'un yol açtığı değişikliklerden önce tasarlanan projenin esneklik teması da kaçınılmaz olarak pandeminin ortaya çıkmasıyla daha geniş bir anlam kazanıyor; Carrère’in “Noon at our door” (Öğlen kapımızda) ve Seabrook’un “The Zoom brigata” başlıklı yazıları da içinden geçtiğimiz durumun aciliyeti üzerine derin bir sorgulama niteliği taşıyor.

İki yazara Selman Hoşgör’ün sekiz illüstrasyonu eşlik ediyor

İki yazarın metinlerine renkli, keyifli ve dinamik stiliyle daima şaşırtmayı, eğlendirmeyi ve etkilemeyi başaran Türk sanatçı Selman Hoşgör’ün sekiz illüstrasyonu eşlik ediyor. Panellerden her biri, Pirelli'yi tanımlayan anahtar kelimelerden birini içeriyor: Yapay Zeka, Değişiklikler, Geleceğin Şehri, Bağlantı, Esneklik, Akıllı mobilite, Sürdürülebilirlik ve Hız.

Pirelli, uzun yıllardır yazarlar ve sanatçılarla işbirliği yapma geleneğinin bir parçası olarak faaliyet raporlarını da sanat ve kültür dünyasından uluslararası kişilerin yaratıcı içerikleriyle zenginleştirmeye devam ediyor. Örneğin, 2010 Faaliyet Raporu’nun illüstrasyonları için Naba di Milano okulu fotoğrafçılık öğrencilerinden sürdürülebilirlik temasını yorumlamaları istendi. 2011’de görevi üstlenen grafik tasarımcı Stefan Glerum, Pirelli’nin güvenilirlik, hız, teknoloji ve inovasyon gibi değerlerini yorumlarken, 2012 Faaliyet Raporu’nda New Yorker dergisinin karikatüristi Liza Donnelly, dünyanın farklı yerlerinden bir grup üniversite öğrencisinin seçtiği ve gelecekleri için en önemli gördükleri değerleri temsil eden on kelimeyi görselleştirerek yorumladı. 2013 Faaliyet Raporu’nda ise yazar ve senarist Hanif Kureishi, “Spinning the Wheel” (Çarkı Döndürme) projesinde “tekerlek” fikrini yeniden yorumlamaları için on uluslararası genç yetenekle çalıştı.

Birçok ünlü yazar ve sanatçı Pirelli’ye katkı sundu

 2014 yılında Pirelli Entegre Raporu’nun odağında “sokak sanatı” vardı. Brezilya'dan Marina Zumi, Almanya'dan Dome ve Rusya'dan Alexey Luka, sokak sanatının yol, mobilite ve çok kültürlülük gibi tipik temalarını inceleyen üç eserle raporda yer aldı. Pirelli, 2015’te modern kaligrafi sanatçısı Rus Pokras Lampas’tan “benzersiz” olmanın değerini görsel unsurlar ve parmak izleri kullanarak yansıtmasını istedi; bu nedenle raporun adı, “Every Mark is Unique” (Her İz Benzersizdir) oldu. Raporda yazar Javier Marias'ın “Like the sentinel moon” (“İzleyen ay gibi”) başlıklı yazısına da yer verildi.

“Data Meets Passion” (Veri ile Tutkunun Buluşması) başlıklı 2017 Faaliyet Raporu, Pirelli’nin dijital dönüşüm hikayesini illüstratör Emiliano Ponzi ile uluslararası yazarlar Tom McCarthy, Mohsin Hamid ve Ted Chiang imzalı sanatsal ve edebi içeriklerle anlattı. 2018 Faaliyet Raporu, Pirelli’nin dünyanın her yanında tanınan “Kontrolsüz güç, güç değildir” sloganının 25. yıldönümüne adandı. Konsepti anlatan görsellerin yanı sıra dünyaca ünlü yazarlar Adam Greenfield, Lisa Halliday ve J.R. Moehringer de yazılarıyla raporda yer aldı.

ENDEAVOR TÜRKİYE, İSTANBUL TEKNOLOJİ EKOSİSTEMİ HARİTASI’NI YAYINLADI

Girişimcilerin önündeki en önemli engel ileri aşama sermayeye ve teknik yeteneğe erişim. Girişimcilik ekosisteminin sağlıklı bir şekilde gelişmeye devam edebilmesi için ArGe ve diğer Startup desteklerinin birbirinden ayrılarak yeniden düzenlenmesi, teknoparklara ilişkin düzenlemelerin gözden geçirilmesi ve çalışan hisse opsiyonu konusundaki yasal düzenlemelerin ele alınması gerekiyor.

Endeavor Türkiye ve Endeavor Global’in araştırma birimi Endeavor Insight bir araya gelerek 2019 yılındaki İstanbul teknoloji girişimciliği ekosistemini ele alan bir çalışma gerçekleştirdi. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı koordinasyonunda çalışan İstanbul Kalkınma Ajansı (İSTKA) iş birliğiyle gerçekleştirilen çalışmanın ana destekçisi Eczacıbaşı Topluluğu oldu. İstanbul Teknoloji Haritası’nın detaylarına İSTKA’nın desteğiyle hazırlanan http://istanbultechmap.com/ web sitesi üzerinden ulaşmak mümkün.

Endeavor Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Emre Kurttepeli, Teknoloji Ekosistemi Haritası hakkında aşağıdaki yorumları iletti:

Endeavor bugüne kadar Türkiye'de 66 girişimci şirkete destek verdi ve bu girişimciler Türkiye ekonomisine 3 Milyar Dolar’dan fazla değer yarattı. Bu şirketlerin satın alınması sonucunda 3,3 Milyar dolarlık kaynak Türkiye ekonomisine eklendi. İstanbul Teknoloji Ekosistemi haritasını daha önce 2012 ve 2014 yıllarında çıkararak İstanbul'daki girişimcilerin birbirlerine ve ekosisteme olan etkilerini ölçümlemiştik. 2019 yılında yaptığımız çalışmanın iki önemli noktası bulunuyor: Öncelikle bu çalışma, kapsamı ve katılımcı sayısı açısından ilk ikisinden ayrılıyor, ikincisi ise bize ekosistemi geliştirmemiz adına atmamız gereken çok değerli noktaları, daha derin bir şekilde sunuyor. Bu çalışmada, girişimcilerin bir ekosisteminin oluşmasında kendi başlarına ne denli büyük etkileri olduğunu, yaptıkları yatırımlar, mentörlükler, rol modeli olmaları gibi birçok farklı etkileşimde görebiliyoruz. Teknoloji Ekosistemi Haritası, Endeavor olarak Etkin Girişimcilere odaklanmamızdaki gerekliliğin defalarca altını çizen, çok değerli bir çalışma. Tüm kurumlar olarak bu çalışmayı iyi inceleyerek doğru adımlar atmamız, girişimcilere daha iyi bir ortam sunmamıza yol açacaktır.

İSTKA Genel Sekreteri İsmail Erkam Tüzgen raporla ilgili;

İstanbul Kalkınma Ajansı olarak 2010 yılından bugüne kadar İstanbul girişimcilik ekosisteminin gelişimine yönelik bir çok projeye destek verdik. Desteklerimizde odağımız hep teknoloji tabanlı, yenilikçi ve yaratıcı girişimler oldu.

“İstanbul'un bu nitelikteki girişimler için uluslararası bir çekim merkezi olabilmesi en önemli hedeflerimizden biri. Bu hedefe ulaşabilmemiz için girişimcilik ekosistemimizin tüm aktörleri ile İstanbul’u küresel kentler arasında öne çıkaracak strateji ve politikalar geliştirmemiz önem arz ediyor. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı koordinasyonunda faaliyetlerini sürdüren Ajansımız, bu özel çalışmayı İstanbul’da teknoloji girişimcilerinin karşılaştıkları temel zorluklar ve fırsatların tespit edilmesi ve ekosistem aktörleri arasındaki etkileşimin ortaya konması amacıyla desteklemiş bulunuyor. Önümüzdeki süreçte de İstanbul’un uluslararası bir girişimcilik merkezi olmasına yönelik verdiğimiz destekler artarak sürecek.” dedi.

Bu çalışma sonucunda hazırlanan İstanbul Teknoloji Ekosistemi Raporu ile girişimciler açısından sektörün durumu, güçlü ve zayıf yönleri değerlendirildi. İstanbul’da kurulu 865 teknoloji girişimcisinin açık verileri ile 200 teknoloji girişimcisi ve 20 kadar da yatırımcı ve destek kuruluşuyla birebir görüşmeler yapılarak yürütülen çalışma, İstanbul teknoloji girişimciliği ekosisteminin büyümeye devam ettiğini; ancak son bir kaç yılda büyüme hızında düşüş yaşandığını gösterirken, girişimcilerin önündeki en büyük engelin sermaye ve teknik yeteneğe erişim ile yasal düzenlemeler olduğuna işaret etti.

Yüksek büyüme oranına sahip şirketler ise çoğunlukla e-ticaret, SaaS ve ödeme altyapısı alanlarında faaliyet gösteren şirketler olarak öne çıkıyor. Öte yandan İstanbul’un girişimci destekleme altyapısının hızla büyümekte olduğu, 2010 yılında 5 olan destekleyici kurum sayısının, 2019 sonunda 80’nin üzerine çıktığı görülüyor. İstanbul’da her yerli 12 teknoloji girişimi için bir kuluçka ve hızlandırma merkezi düşüyor.

Çalışmada girişimcilerin karşılaştığı en büyük sorunlardan birinin de ilgili mevzuatın yetersizliği olduğu belirtiliyor. Görüşme yapılan katılımcıların yüzde 50’den fazlası bunun ciddi veya çok ciddi bir sorun bir olduğunu düşünmekte. Girişimciler özellikle yetenekli çalışanların elde tutulmasına ilişkin düzenlemelerin yetersiz olduğunu ifade ediyor. Çalışan hisse opsiyonu ve iş gücünün geri dönmesi için mali teşvikler gibi yasal düzenlemelerin yapılması isteniyor. Girişimciler için farklı yapılandırılmış desteklerin çıkarılması ve bunların ArGe teşviklerinden ayrı tutulması ise başka bir konu olarak öne çıkıyor. ArGe teşviklerindeki kısıtlayıcı yaklaşımların girişimcilerin hızlı ve değişime alışkın yapılarına uyum sağlayamadığı düşünülmekte.

Güçlü Network, ekosistemin hızlı büyümedeki ana unsurlardan biri...

Deneyimli girişimcilerin bu tecrübelerini melek yatırımcı ve mentor olarak ekosisteme aktarmaları, İstanbul’un en önemli avantajlardan biri. İstanbul’da bulunan 865 teknoloji Startup’ı incelendiğinde, deneyimli bir girişimciyle bağlantısı bulunan bir şirketin yüzde 50’nin üzerinde bir büyüme performansına sahip olduğu gözleniyor.

Sektördeki yaklaşık 865 teknoloji şirketinin 186’sı seri girişimcilik, geçmiş iş deneyimi ve/veya melek yatırımcılık yoluyla en az bir diğer şirketle ilişkili. Akran ilişkileri de son derece güçlü, kurucuların %74’ü, şehirde görüşmek istedikleri herhangi bir kurucunun telefon numarasına aynı gün erişebileceğinii belirtiyor.

Öte yandan şirketlerini belli bir ölçeğe ulaştıran girişimciler, kurdukları şirketten elde ettikleri kaynağı ekosisteme geri vererek yeni nesil girişimcilere destek oluyor. İstanbul’da, 100 ve üzeri çalışanı olan girişimcilerin desteklediği girişimlerin ölçeklenme oranının 2 kat daha fazla olduğu gözlemleniyor.

İstihdama 25.000 katkı

2019 yılı itibariyle İstanbul’da kurulmuş veya genel merkezi İstanbul’da yer alan yaklaşık 865 teknoloji şirketi bulunuyor. Bu şirketler 25.000’den fazla çalışana tam zamanlı ve kalıcı istihdam sağlıyor.

Öte yandan istihdama katkının çoğu büyük şirketlerden geliyor. Bu istihdamın yüzde 68’i, minimum 50 çalışana sahip 107 yerli teknoloji şirketinden geliyor.

Ekosistemin Gelişmeye Devam Etmesi Adına Öneriler

İstanbul Teknoloji Ekosistemi Haritası, verilerden ve görüşmelerden yola çıkarak sonuç odaklı öneriler de sunuyor;

Üstün performanslı girişimcilere destek vermeye odaklanılmalı

Üstün performanslı şirketler, sektördeki görünümleri ve kurucularının iş deneyimi açısından düşük performanslı şirketlerden ayrılıyor. Bu şirketler çoğunlukla e-ticaret, ödeme altyapısı ve analitik alanlarında faaliyet gösteriyor.

Yeni nesil başarılı girişimciler ekosisteme geri vermeye teşvik edilmeli

Geçmiş yıllarda yaşanan büyümenin sırlarından biri, büyümeyi başarmış girişimcilerin diğer girişimcilerin de büyümesini desteklemesi. Son dönemde ise belirli bir ölçeğe ulaşabilen şirket sayısı oldukça az, şirketler daha erken dönemlerde ve daha düşük fiyatlara satılıyor ve çalışanlar başka fırsatları kovalamak üzere işlerinden ayrılıyorlar. Bu zorlu ortamda, destek kuruluşlarının çok daha fazla sayıda büyük ölçekli yeni şirketi, kaynaklarını bir sonraki nesle yatırmaya teşvik etmesi gerekiyor. Bu sayede, topluluğun geçmişte başarıya ulaşmasına imkan veren network faaliyeti etkisini kaybetmeyecektir. Destek kuruluşları girişimcilere yönetimlerinde yer vermeye devam etmeli, kurum olarak etkilerini ölçmeli ve üstün performanslı girişimcilerin şirketlerini ölçeklendirmeye çalışırken hangi güçlüklerle karşılaştıklarına kulak vermelidirler.

Yerli Yatırımcı Faaliyetleri Artırılmalı

Son dönemde yaşanan olumsuz ekonomik gelişmeler Türkiye’ye yurtdışından sermaye girişini olumsuz etkiledi. Ancak Türkiye, güçlü yerel kaynaklara ve girişimciler için büyüme alanı yaratma potansiyeline de sahip. Kamu sektörü, özel sektör ve teknoloji girişimcilerini desteklemek isteyen karar vericilerin, İstanbul’daki sermayeyi büyütmeye gayret etmeleri gerekmektedir.

Yetenekleri Elde Tutmak İçin Devlet ile İşbirliği Yapılmalı

İstanbul’un teknik yetenek için önemli bir rekabet avantajı olmakla beraber, teknoloji sektöründe insan kaynağı az olup, giderek azalmaya devam etmektedir. Yetenekleri İstanbul’da tutmak ve onların gelişimine destek olmak, teknoloji girişimciliği ekosisteminin birincil önceliği olmak durumunda. Geçmişte yürütülen Endeavor Insight araştırmalarında, çalışan hisse opsiyonlarına ilişkin kapsamlı yönetmeliklerin ve insan kaynağının geri döndürülmesine yönelik mali teşviklerin, çalışanların istihdamı ve bu istihdamın korunmasında önemli birer araç olduğu ortaya konulmuştu.

Kamu sektörü ve özel sektördeki karar verici merciler, büyüyen şirketler için çalışan istihdamının desteklenmesine yönelik kapsamlı bir çerçeve oluşturacak politikalar üretmeye çalışmalı. Bu çalışmanın bir parçası olarak yetkililer, verilen startup desteğini, hızlı büyümeyi arzulayan startup’lara uygun olmayan Ar-Ge destek stratejilerinden ayırmaya da gayret etmeli.

Türkiye’nin ilk yerli Sanal Fuar yazılımı “2 Milyon Dolar” değerlemeyle yatırım aldı

Türkiye’nin ilk yerli Sanal Fuar yazılımı Endless Fairs, 2 Milyon Dolar değerlemeyle yatırım aldığını duyurdu. Son yıllarda önemli yatırımlarıyla gündeme gelen Melek Yatırımcı Hande Enes, Sanal fuar yazılımına yatırım yaparak Endless Fairsin hedeflerine ve Ar-Ge çalışmalarına ivme kazandırdı. Endless Fairs Kurucusu Gökmen Özdemir “ son yıllarda sanal fuarlara talep fazlaydı ancak Pandemi sürecinde inanılmaz bir patlama yaşandı. Aldığımız yatırım desteğiyle birlikte Sanal Fuar yazılımının Ar-Ge çalışmalarını hızlandırdık ve sene sonuna kadar 300’den fazla sanal fuar organize edeceğiz.” açıklamalarında bulundu.

Melek Yatırımcı Hande Enes tarafından 2 Milyon dolar değerlemeyle yatırım alan Endless Fairs, 2020 yılını büyük bir yükseliş ivmeyle kapatmayı planlıyor. Yılın ilk yarısında tüm dünyada etkili olan Covid-19 virüsü tüm ticaret kanallarını derinden eklemiş, ticaret akışına devam etmek isteyen kurumlar da Sanal Fuar yazılımlarının kapısını çalmıştı. Hem yatırım alarak hızla Ar-Ge çalışmalarına başlayan ve  hem de talep artışına dikkat çeken Endless Fairs Kurucusu Gökmen Özdemir bugüne kadar 15 ülkeye ulaştıklarını ve yıl sonuna kadar yaklaşık 30 ülkede sanal fuar yazılım kiralaması ve sanal fuar organizasyonu gerçekleştirmek istediklerini vurguladı.

2 yılda 40’dan fazla ülkeye Sanal Fuar ihraç edeceğiz

Alınan yatırımla birlikte ekip olarak büyüdüklerini ve yazılım geliştirme departmanlarına yatırım yaptıklarını dile getiren Özdemir, Endless Fairs ailesi olarak yıllardır emek verdiğimiz bu yazılımın son yıllarda parlaması bizim için gurur verici. Önümüzdeki günlerde dünyanın en büyük fuar organizasyonu şirketleriyle fuar organize edeceğiz. Artık Sanal fuar yazılım ihracatına başladık diyebiliriz. Taleplerdeki artışlar inanılmaz boyutta ve yetişmek için canla başla ekip olarak çalışıyoruz. Aynı zamanda değişen dünya ticaretinde görüyoruz ki dijitalleşmeyen ilerleyemez ve yok olur. Dolayısı ile önümüzdeki 2 yılda 40 fazla ülkeye Sanal Fuar yazılımımızı ihraç etmeyi hedefliyoruz. Sanal Fuar yazılımları gelecek 10 yılda hayatın bir parçası olacağı uzmanlar tarafından da konuşuluyor. Sanal Fuarlar, zaman tasarrufu, maliyet avantajı, hızlı ve kolay iletişim ve data kapasitesiyle iş dünyasının da yavaş yavaş ticaret kollarından biri oldu. Ve Sanal Fuarlar ilerleyen aylarda fuar organizasyonu firmalarına büyük avantaj sağlayacak.” dedi.

Türk mühendislerden muhteşem icat: Artık tek tuşla ofis yönetmek mümkün

Değişen dünya düzeninin başrol oyuncusu “teknoloji”, hızla her şeyi dijitalleştiriyor. Kovid-19 salgınıyla daha da hızlanan dijitalleşme adeta hayatımızı kuşatmış durumda. En çok vakit geçirdiğimiz ofislerimiz de bu değişimden payını alıyor. Ancak çoğumuz hala endişeli. Akıllardaki en büyük soru; pandemi için ofislerde alınan önlemlerin yeterli olup olmadığı ya da yeni düzende dışardan çalışanları neyin beklediği… PEAKUP’ın teknoloji laboratuvarında geliştirilen IoT uygulaması sayesinde, bütün bu sorulara cevap veren bir buluşa imza atıldı. NOVA adı verilen IoT platformu ile ofislerde minimum temas devri başlayacak.

 Yıllardır denenen ancak pandemi dönemiyle hızlanan ve yaygınlaşan evden çalışma modeli hem çalışanlar hem de işverenler için hala birçok bilinmezi barındırıyor. Bir kısım çalışanlar ofislerine dönmüş olsa da eski çalışma düzenimizin değişeceği kesin. Dijital işyeri platformu Velocity, dijital imza uygulaması Sign&Go ve siber güvenlik çözümü PassGate gibi ürünleriyle geleceğin ofisleri için teknoloji geliştiren PEAKUP, bu kez de IoT platformu NOVA’yı hayata geçirdi ve tüm bu ürünleri de aynı platform altına entegre etti. Microsoft Teams üzerinden gerçekleştirilen basın toplantısında PEAKUP COO’su Kadircan Toprakçı ve Head of Labs Emrah Uslu tarafından tanıtımı yapılan NOVA, teması minimize ederek ofisleri daha güvenli bir ortama dönüştürüyor, verimliliği ve tasarrufu artırıyor.

Toplantının açılış konuşmasını yapan PEAKUP CEO’su Ahmet Toprakçı, NOVA’nın mucidi olan ekibiyle gurur duyduğunu, şimdiki hedeflerinin yerli ve milli bu teknolojiyi dünyaya ihraç etmek olduğunu belirtti. İngiltere ofislerinin yakın zamanda büyük bir anlaşmaya imza atabileceği haberini verdi. İşte NOVA’nın marifetleri...

NOVA, ofis kapısında karşılıyor

NOVA, ofise girişten itibaren yönetimi ele alıyor. En büyük faydası mekanlardaki fiziksel teması azaltması. Herkesin dokunduğu kapı koluna, klima için kumandaya ya da aydınlatma için düğmeye dokunmak gerekmeyecek. Parmak iziyle kapı açma dönemi de NOVA ile son buluyor. Tüm bunlar cep telefonu ya da bilgisayar ekranından tek tuşla yapılabilecek. Ateş ölçümü de temassız olarak yapılacak ve riskli kişinin girişine izin verilmeyecek. Ya da gün içinde ofiste ateşi yükselen bir kişi mekan içindeki ısı algılayıcılar sayesinde tespit edilebilecek ve ofisin hangi bölgelerinde dolaştığı, kimlere temas ettiği sistem üzerinden bulunarak, uyarı ve yönlendirme sistemleri devreye girecek.

İçeride havayı düzenliyor, kalabalığı önlüyorToplantılar NOVA’nın kontrolünde

Dijitalde süren toplantılar Microsoft Teams’in çalışanlara sunduğu fonksiyonlar sayesinde daha verimli hale gelirken, daha kısa da sürüyor. Fiziksel olarak gün içinde üçten fazla toplantı yapmak mümkün olmazken, bu sayı online’da 3 katına çıkabiliyor. Teams’te toplam günlük online yapılan toplantı dakikası 16 Mart Pazartesi günü 900 milyon iken 29 Nisan Çarşamba günü 4.1 milyar dakikaya ulaştı. Kullanıcı sayısı ise aynı zaman dilimlerinde 44 milyondan 75 milyona yükseldi. Tüm bu değişim fiziki toplantı odalarında da hem verimlilik hem de güvenlik başlıklarında ciddi beklentileri beraberinde getiriyor. NOVA, toplantı odalarına yerleştirilen cihazlar sayesinde, tıpkı ofis genelinde olduğu gibi hava kalitesi, insan yoğunluğu ve zaman kullanımı ölçüyor ve odaların rezervasyonunu sosyal mesafe kurallarına göre düzenliyor. Toplantı odalarına risk oluşturacak yoğunlukta kişi girmesi NOVA tarafından denetlenirken, mobil uygulama aracılığıyla toplantı notlarına ve toplantının performansına ilişkin çeşitli istatistiklere ulaşmak mümkün hale geliyor.

Yılda 11 bin dolar tasarruf, dijital işyerlerine olan ilgiyi artırdı

İleri teknolojiler sayesinde ofisler her ne kadar iyileştirilmiş olsa da dijital platformlar üzerinden işleri yürütmenin sanıldığının aksine daha kolay ve efektif olduğunu vurgulayan PEAKUP COO’su KadirCan Toprakçı; “Ofiste çalışan sayısı şu anda her ne kadar az olsa da zamanla artacağı kesin. Ancak tüm dünyada 2021 yılı sonuna kadar iş gücünün yaklaşık %30’unun haftada birkaç gün evden çalışacağı tahmini yapılıyor. Şu anda bu oran %3,6. Ofis düzeninden vazgeçmeyenlerin pandemi kurallarına uygun olarak ofislerini yeniden dizayn etmesi şart. Bu da işletmeler için ekstra masraf anlamına geliyor. NOVA, ofislerin yeni baştan dizayn edilmesine gerek kalmadan online ve offline entegrasyonu ile hem çalışanın hem de işverenin hayatını kolaylaştırıyor” dedi.

Koronavirüs salgını sebebiyle çoğu kurumun evden çalışmaya geçmesiyle dijital iş yeri platformlarına olan talebin 3 günde %70 arttığını dile getiren Toprakçı, “Dışarıdan çalışan bir kişinin işverene sağladığı tasarruf yıllık, otalama 11 bin dolar civarında. Pandemi sürecini dijitalleşme ile paralel yürütmek isteyen işletmelerin, PEAKUP tarafından verilen değişim yönetimi hizmetine olan ilgisi aylık bazda 15 kata kadar yükseldi. Bu demek oluyor ki, ülkemiz dünya trendine paralel bir değişim gösteriyor ve teknolojiyle aramız en az diğer gelişmiş ülkeler kadar iyi durumda” yorumunu yaptı.

Kuru üzüm ihracatçıları TMO ile güçbirliğinin devamını istiyor

Türkiye’nin ihracatta dünya lideri olduğu çekirdeksiz kuru üzümde son 3 yıldır Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) ile güçbirliğine giden üzüm sektörü güçbirliğinin devamını istiyor.

Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği bünyesinde faaliyet gösteren Kuru Üzüm Kurulu, yaklaşan 2020-21 sezonunun yol haritasını belirlemek için bir araya geldi.

TMO’nun kuru üzüm sektöründe müdahale alımı sonrasında kuru üzüm fiyatlarının ton başına 550-600 dolar arttığını belirten Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Birol Celep, gelinen noktadan geri gitmemek için TMO’nun desteğini 2020-21 sezonunda da yanlarında görmek istediklerini kaydetti.

Türkiye İhracatçılar Meclisi tarafından düzenlenen ve tarım ihracatı konulu toplantıda Tarım ve Orman Bakan Yardımcısı Fatih Metin’e TMO’nun kuru incir, kuru üzüm ve kuru kayısı sektöründe yer alması talebini dillendirdiklerini anlatan Celep, “Tarım ve Orman Bakan Yardımcımız Fatih Metin, TMO’nun piyasayı regüle etme konusunda geçtiğimiz yıllarda inisiyatif aldığını, bu yıl da Ege Bölgesi’nde incir ve üzüm başta olmak üzere inisiyatif alacağını ifade etti. Türkiye’nin kuru üzüm ihracatının yüzde 90’dan fazlasını yapan ihracatçılarımızın katıldığı Kuru Üzüm Kurulumuzda da TMO ile güçbirliğinin devam etmesi konusunda görüş birliği oluştu” şeklinde konuştu.

Kuru üzümde hem üreticinin desteğini, hem de nihai tüketicinin güvenini kazanacak bir fiyat politikasının gerekliliğinin altını çizen Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Birol Celep, kuru üzümde ürün kalitesini arttırmak için, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın hastalık ve zararlı organizmaların ürüne zarar vermesini önlemek için kullanılan 16 pestisit (kimyasal tarım ilacı) aktif maddesini kısa süre önce yasakladığını, ürün kalitesini arttırmak için önümüzdeki süreçte Tarım ve Orman İl Müdürlükleri, Ziraat Odaları ve Ticaret Borsaları ile işbirliğini sürdüreceklerini sözlerine ekledi.

TMO üzümü analiz yaparak üreticiden almalı

Türkiye Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçı Birlikleri Sektör Kurulu Başkanı Osman Öz ise; TMO’nun geçen sezon ticaret borsalarından üzüm aldığını, TMO’dan beklentilerinin borsalardan üzüm almak yerine, pestisit analizi yaparak üreticiden üzüm alması olduğunu dile getirdi.

İngiltere’de okullarda üzüm dağıtıldığı bilgisini veren Öz, “Türkiye’de de her yıl okullarda kuru üzüm dağıtımı yapılabilir. Böylelikle hem rekoltenin fazla olduğu yıllarda yüksek rekoltenin fiyatlar üzerindeki baskısı ortadan kaldırılmış olur, hem de Türkiye’de iç tüketim arttırılmış olur” diye konuştu.

Kuru üzüm fiyatının 2019-20 sezonunda 2 doların üzerinde olduğu bilgisini veren Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Işık, üzüm fiyatlarının aşağı inmemesi için TMO’nun regüle görevini sürdürmesinden yana olduğunu ifade etti. Işık, şöyle konuştu: “Kuru üzümde 40-50 bin ton emniyet stoğumuz olmalı. Öte yandan Avustralya’da dönümünde 900 ile 1000 kg arasında üzüm alınıyor. Bizim bu sistemleri kurmamız ve verimliliği arttırmamız gerekiyor.”

Kuru üzüm ihracatı 421 milyon dolara ulaştı

Türkiye, 1 Eylül 2019 tarihinde başlayan çekirdeksiz kuru üzüm ihraç sezonunda 13 Haziran 2020 tarihine kadar 203 bin 504 ton kuru üzüm ihraç ederken, karşılığında 421 milyon dolar döviz geliri elde etti. Kuru üzüm ihracatın önceki sezona göre miktar bazında yüzde 4 düşerken, döviz getirisindeki düşüş yüzde 1’de kaldı.

Kuru üzümün ortalama ihraç fiyatı 2018-29 sezonunda 2 bin 3 dolar olurken, 2019-20 sezonunda 2 bin 66 dolara yükseldi.

Türkiye, 99 ülkeye kuru üzüm ihraç ederken, Avrupa Birliği’ne ihracat yüzde 2’lik artışla 335 milyon 620 bin dolara çıktı. İngiltere, 121 milyon dolarlık Türk üzümü tercihiyle ilk sırada yer aldı. Almanya’ya, 51 milyon dolarlık, Hollanda 41 milyon dolarlık kuru üzüm ihraç edildi.

Fortinet Güvenli SD-WAN İnovasyonlarıyla Pazar Liderliğini Sürdürüyor
Fortinet, Geçen Yıla Kıyasla Yüzde 300'den Fazla Büyüyerek En Hızlı Büyüyen SD-WAN Sağlayıcısı Konumunu Güçlendiriyor ve SD-WAN Pazarında İlk 3 Sırada Yer Almaya Devam Ediyor.
 Kapsamlı, entegre ve otomatik siber güvenlik çözümlerinde dünya lideri Fortinet® (NASDAQ: FTNT), yeni inovasyonları ve Güvenli SD-WAN çözümleri sayesinde pazar payını artırmaya devam ettiğini duyurdu. Fortinet Güvenli SD-WAN'ın sunduğu esneklik ve ölçeklenebilirlik, müşterilerin ev, ofis ve dağıtık bulutlar arasında koşan farklı uygulamalara erişimlerine yardımcı olurken, mümkün olan en iyi kullanıcı deneyimini ve güvenliği sunuyor.
 Yüksek derecede ölçeklenebilir ve esnek bir SD-WAN çözümü
Fortinet Güvenli SD-WAN'ı daha iyi uygulama deneyimiyle, daha yüksek performansla ve daha uygun maliyetle sunmak için sektörde bir ilk olan SD-WAN ASIC'ten güç alan sektör lideri FortiGate yeni nesil güvenlik duvarının entegre bir özelliği olarak sunuyor. FortiGate, sayıları artan uzaktan çalışanlar için işlerin devamlılığını minimum BT çalışanı ve altyapı kaynağıyla sağlayan ağ değişikliklerinin uygulanmasına yardımcı oluyor. FortiGate, dahili SD-WAN yeteneklerine sahip geniş ürün portföyü sayesinde merkezi Fabric Yönetim Merkezi konsolundan esnek kurumsal ilkelerin işletimine imkan sağlıyor. Yönetilmesi kolay bu ilkeler, yapılandırmaların dakikalar içinde ölçekli bir şekilde kullanıma sunulmasını sağlayarak ses/video konferansı ve SaaS uygulamaları gibi birlikte çalışmayı mümkün kılan uygulamaların en iyi performansı sunmasını sağlıyor.
 
Fortinet'in Güvenli SD-WAN ürün portföyü, kurumların kullanımıyla sınırlı kalmıyor ve büyük veri merkezi ihtiyacını karşılayan; ofisler ve ev ofisler için tasarlanan uygulamalardan da oluşan geniş bir portföyle birlikte geliyor. Fortinet Güvenli SD-WAN'ın evlerden ofislere, ofislerden dağıtık bulutlara ölçeklenebilme kabiliyeti, çözümün daha da öne çıkmasına yardımcı oluyor.

Ev Ofis: Dahili LTE'ye sahip masaüstü cihaz olarak sunulan FortiGate 40F, müşteri video sunumları gibi çok önemli aktivitelerde uygulamalarının hatasız bir şekilde çalışmasını isteyen kullanıcıları destekliyor. Fortinet'in masaüstü cihazı çok küçük bir yer kaplaması sayesinde uzaktan çalışanlar yönlendirme, güvenlik ve kablosuz ağ ihtiyaçlarını entegre bir platform üzerinden halledebilmek için bu çözümü kullanabiliyor. Uzaktan çalışanlar, SD-WAN'ın özelliklerine sahip olduklarında bulundukları yerde yerel ağ olmasa bile istedikleri zaman sisteme erişebiliyor ve artırılabilen performansı deneyimleyebiliyor. Kendi görevlerini yapabilmeleri için uzaktan çalışanların işlerini hızlı ve verimli bir şekilde yapmasına ihtiyaç duyan kurumdaki diğer çalışanlar ise iş süreçlerinde SD-WAN sayesinde önemli iyileştirmelere sahip oluyor.

Şube: Fortinet Güvenli SD-WAN, gelişmiş yönlendirme ve bulut ile güvenli bağlantı özellikleri sayesinde şubelerin karmaşık devreye alınma süreçlerini iyileştirmesi ile biliniyor. Bu özellikler binlerce müşterinin geleneksel yönlendiriciler gibi belirli bir amaç için üretilmiş cihazların kullanımını azaltırken, kurumsal uygulamaların sunduğu deneyimi de iyileştiriyor.

Dağıtık Bulut: Fortinet Güvenli SD-WAN, dağıtık bulutlarda uygulaması bulunan kurumlara daha iyi kullanıcı deneyimi için birbirine bağlı bulutlara en kapsamlı teknolojik yapıtaşı sunuyor. Tüm bulut sağlayıcılarından ulaşılabilen Fortinet Güvenli SD-WAN, birbirine bağlı bulutlarda 20Gbps ile sektörün en yüksek internet protokolü güvenliğini (IPsec) sunuyor. Tümleşik uygulama yönlendime ve bulut entegrasyon arayüzü yanı sıra tamamen programlanabilen API sayesinde Fortinet Güvenli SD-WAN müşterilerin yüzlerce bulut ortamını bağlamasına yardımcı oluyor.

 Fortinet Ürün ve Çözümlerden Sorumlu Kıdemli Başkan Yardımcısı John Maddison, konuyla ilgili şunları söylüyor: “SD-WAN sadece şubeler için değil, uçtan uca bağlı tüm kurumlar için çok önemli bir teknoloji. Uzaktan çalışmak, yerleşkeden buluta ve veri merkezinden buluta veri aktarmak için kullanılan uygulamaların yanı sıra tüm bulutları birbirine bağlama özelliğine sahip olan Fortinet Güvenli SD-WAN, kullanıcı deneyimini iyileştirerek ve kurumlara verimlilik ile zaman tasarrufu sağlayarak çok büyük etkiler yaratan bir teknoloji haline geliyor. En hızlı büyüyen SD-WAN sağlayıcılarından birisi olan Fortinet, tek bir platformda güvenlik ve ağ çözümü sunan, üreticinin kendi bünyesinde  geliştirilmiş bir SD-WAN ürününe sahip pazardaki tek büyük oyuncu olarak öne çıkıyor.”
 En hızlı büyüyen SD-WAN sağlayıcısı
En hızlı büyüyen SD-WAN sağlayıcılarından birisi olan Fortinet, SD-WAN ekipmanlarından elde edilen gelire göre sıralandığında dünya çapında pazar payı en büyük üç sağlayıcı arasında yer alıyor.
 Gartner'ın Mart 2020'de SD-WAN pazarıyla ilgili paylaştığı Market Share: Enterprise Network Equipment by Market Segment, Worldwide, Q419 raporuna göre Fortinet, Kurumsal WAN Sınır Ekipmanı alanında 2019'un dördüncü çeyreğinde yüzde 10,4 pazar payına sahip olarak üçüncü sırada yer aldı.
 Fortinet aynı zamanda Omdia'nın yakın zamanda gerçekleştirdiği Omdia Market Share : Data Center Network Equipment Q4 2019 raporunda da SD-WAN sağlayıcıları arasında ilk üç sırada yer aldı. Bu rapor Fortinet'in diğer SD-WAN sağlayıcıları arasında en hızlı büyüyen firma olduğunu gösteriyor. Aynı rapor, Fortinet'in SD-WAN gelirlerinde geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 305 artış olduğunu gösteriyor.
 İç İnovasyona Önem Veriyor
Fortinet, güvenlik ve ağ özelliklerini tek bir çözüm içinde sunan bir ürünü kendi içinde geliştirmiş pazardaki tek büyük oyuncu olarak öne çıkıyor. Fortinet, Güvenli SD-WAN'ın yeni özelliklerini tanıttı. Aynı zamanda FortiOS 6.4'ün bir parçası olan bu yeni özellikler arasında iyileştirilmiş analitik, yeni SD-WAN orkestratörü ve daha fazla ayrıştırma ayarı yer alıyor.

Güvenli SD-WAN orkestratörü: Fortinet, kurumların geleneksel yönlendiricileri manuel olarak yönetirken karşılaştığı güçlüklerin üstesinden gelmelerine yardımcı olmak için kullanılması kolay Güvenli SD-WAN orkestratörünü Fortinet Fabric Management Center'ın bir parçası olarak tanıttı. Bu orkestratör, müşterilerin merkezi hizmete alımlarını büyük derecede basitleştiriyor ve kullanması kolay iş akışları üzerinden otomasyon imkanı sayesinde zamandan tasarruf edilmesini sağlıyor ve kurum odaklı ilkleler sunuyor.

İyileştirilmiş Analitik: Fortinet Güvenli SD-WAN, kurumların ağ ve uygulama performansını (hem gerçek zamanlı hem de geçmişe yönelik istatistikleri) görüntüleyebilmelerine yardımcı olmak için iyileştirilmiş analitikler ve uyumluluk imkanı sunuyor. Ayrıca Fabric Management Center üzerinden yeni SD-WAN raporları da sağlıyor. Tek arayüz ve zengin SD-WAN analitik bilgisi, müşterilerin kullanıcılarına sunduğu deneyimin kalitesini artırmak için iş ve güvenlik ilkelerini iyileştirmelerine yardımcı oluyor.

Dinamik ayrıştırma: Birçok kurum, şubelerinin altyapılarında ölçekli bir şekilde esnek hizmete alma çözümlerini uygularken ve her ağ/kullanıcı için ayrı ilke ve kurallar belirlerken birtakım zorluklarla karşılaşıyor. FortiOS 6.4 kapsamındaki Fortinet Güvenli SD-WAN inovasyonu, bu ayrıştırmaların tüm ağa sorunsuz bir şekilde iletildiğini ve farklı ilkelerin uygulandığını garanti altına alıyor.

Morhipo.com ile yaz düşleri
 Modanın e-ticaretteki öncüsü Morhipo.com, yaz sezonunu Loves You Beach ve Morhipo Beach koleksiyonlarıyla açtı. İşte yeni normale alışmaya çalıştığımız 2020 yazında, herkesin plaj çantasında olması gerekenler.
 Yaz gelince hepimizin gözü yeni trendlere uygun mayo ve bikinilere kayıyor, sahilde dinlenecek müzik ve okunacak kitapları inceliyoruz ve bronz tenimize uygun parçaları keşfetmek isteğiyle doluyoruz. Yeni normalimize alışmaya çalışırken bir yandan eski alışkanlıklarımızı da güne uydurmaya çalışıyoruz. Peki yaz boyunca ne yapacağız? 2020'nin plaj çantasında bakalım neler olacak?
 Her yaz plaj şıklığına yön veren tasarımlarıyla yıl boyu hayalini kurduğumuz yaz aylarına hazırlık için mükemmel adres olan Morhipo.com, bu yaz da mayo ve bikiniden kaftanlara, yeni sosyal mesafe aracımız şapkalardan plaj çantalarına, tiril tiril elbiselerden kulaklık ve hoparlörlere, cildimizi güneşin zararlı etkilerinden koruyacak bakım ürünlerinden yaz parfümlerine kadar tüm ihtiyaçları modaseverlerle buluşturuyor.
Plaj modası
Yaz tatili denince bikini ve mayoları düşünmeden olmaz. Volanlı mayolar, beli daha ince gösteren mayokiniler, karıştırıp yeni ikililer yaratabileceğiniz bikiniler, bu sezon ilk alınacaklardan! Bu yılın öne çıkan parçalarından tek renk, fırfır ve pencere detaylı mayolar ile animal print bikiniler Morhipo Beach koleksiyonunda yer alıyor. Nude tonlar bu yaz elbiselerde olduğu gibi mayo ve bikinilerde de oldukça revaçta. Şık beyaz ve klasik siyah ise her zaman olduğu gibi bu yıl da vazgeçilmez. Bu yaz oldukça sık göreceğimiz tropikal çiçek desenlerini ve çizgili tasarımları Loves You Beach koleksiyonunda keşfedebilirsiniz. 
 Plajdan yaz akşamlarına
Kalabalık partiler bu yaz için biraz bekleyebilir. Yine de yaz akşamlarının tatlı havasında size eşlik edecek sandaletler ve rahat terlikler elinizin altında olmalı. Tiril tiril, uçuşan elbiseler hem yazı şehirde geçirenlerin hem de soluğu tatil beldelerinde alanların yaz boyu vazgeçilmezi olacak. 
 Güneşten korunalım
Güneş koruyucular plaj çantasındaki yerlerini hiçbir zaman kaybetmeyecek. Yüksek SPF içeren koruyucularla cildinizi güneşin zararlı ışınlarından kormayı unutmayın. 
 Mesafenizi koruyacak aksesuarlar
Sosyal mesafe hayatın bir gerçeği olduğundan ne kadar büyük bir hasır şapka, o kadar mesafeli ilişkiler olarak düşünebiliriz. Hem korunaklı hem de şık bir alternatif bulacağınıza eminiz. 

İsimtescil.net kurumsal web sitesini yeniledi

  • İsimtescil.net’ten yenilenen yüzünün lansmanına özel büyük domain indirimi
  • .COM ve .NET domain uzantıları 30 Haziran’a kadar sadece 2,99$

2013 yılında Türkiye’de ilk kez yeni domain uzantıları için ön talep sürecini başlatan ve bu süreçte 1 milyonun üzerinde bir kitleye ulaşarak Afrika, Asya ve Avrupa’da en fazla talep alan şirket unvanının sahibi olan İsimtescil.net, gelişen eğilimler doğrultusunda kendini yenilemeye devam ediyor. Türkiye’nin domain lideri olarak kabul edilen şirket, son olarak kurumsal web sitesini yenileyerek farklılaşan yeni yüzünün lansmanına özel büyük bir domain kampanyası başlattı. Kampanya kapsamında dijital dünyaya entegre olmak isteyen tüm kullanıcılar 30 Haziran’a kadar ‘.COM’ ve ‘.NET’ domain uzantılarını sadece 2,99$'a satın alabilecek.

Günümüzde 500'den fazla farklı domain uzantısının satışını sağlayan, 570 binden fazla domain barındıran ve  desteğini veren İsimtescil.net, Internet Corporation of Assigned Names and Number - İnternet Tahsisli Sayılar ve İsimler Kurumu’na (ICANN) bağlı olarak faaliyetlerine devam ediyor. Kurumsal vizyonunda kendisini ‘Geleceğin dijitali’ olarak tanımlayan şirket, dünyadaki tüm dijital trendlere uyum sağlayarak iş yapış modellerini sürekli güncelliyor. Son olarak kurumsal web sitesini ileri tasarım ve yazılım standartlarına uyarlayan İsimtescil.net,  yeni yüzünün lansmanına özel büyük bir domain kampanyası başlattı. Kampanya kapsamında kullanıcılar 30 Haziran’a kadar .COM ve .NET domain uzantılarını sadece 2,99 $'a satın alabilecek.

Hızlı, pratik ve estetik tasarım

İsimtescil.net, mobil kullanımı da kapsayacak şekilde düzenlenen yeni web sitesi ile aranılan bilgiye daha kolay ve daha hızlı erişim imkanı sunuyor.  Kullanıcı dostu yeni arayüzü, sade ve özgün menü geçişleri, pratik üyelik paneli sayesinde daha konforlu bir hale gelen www.isimtescil.net; tek tıkla sunucu yönetimi, hızlı domain ve marka sorgulama gibi fonksiyonlarla da verimini arttırıyor. İsimtescil.net’in yenilenen web sitesi, tüm bu özelliklerinin yanı sıra destek merkezinden 30 dakikada yanıt garantisiyle ziyaretçisinin yanında olduğunu gösteriyor.

Türkiye’nin en ucuz domain uzantıları

İsimtescil.net’in, bir üst skalaya taşıdığı www.isimtescil.net lansmanına özel olarak geliştirdiği domain kampanyası ise dijital dünyayı benimseyen kullanıcılar için bir fırsat niteliği taşıyor. ‘.COM’ domain uzantılarını 9,99 $’dan, ‘.NET’ uzantılarını 10,99 $’dan 2,99 $’a indiren İsimtescil.net, 30 Haziran 2020 tarihine kadar indirimli fiyatları sabit tutuyor.

Yeni normalle birlikte girişimciler için çevik ve hız dönemi başlıyor
Türkiye Girişimcilik Vakfı, “pandemi döneminde girişimcilik ekosistemi sürece nasıl adapte oldu ve nasıl evrilecek” konulu online toplantısını 18 Haziran'da gerçekleştirdi. 
Pandemi sürecinde dijitaldeki başarıyla birlikte hedeflerini büyüten, planlarını ekosistemde daha etkin olma ve daha çok insana ilham verme yönünde revize eden Girişimcilik Vakfı, pandemi dönemini girişimcilik ekosistemi, Fellow'ları ve tüm gençler için faydaya dönüştürmek üzere #DijitalEvimizGirvak projesini başlattı. 
“Pandemi sürecinde 68 etkinlikte yaklaşık 7.200 kişiye ulaştık”
Sadece girişimciler değil, tüm gençler için bu dönemi ilham günlerine dönüştürdüklerini söyleyen GİRVAK Genel Müdürü Mehru Aygül, #DijitalEvimizGirvak kapsamında her gün Girişimcilik Vakfı'nın sosyal medya hesaplarından Fellow'larımızın ve mütevelli heyetimizin ilham verici önerilerini paylaştık. Gençler ile birlikte yarattığımız Gtalks, Gcoffee, Gfounders markalarımızla; 68 farklı etkinlikle yaklaşık organik olarak 7.200  kişiye, dolaylı olarak da yaklaşık 850.000 kişiye ulaştık” dedi.
ISTKA'nın desteği ile Toplum Gönüllüleri Vakfı ortaklığında GBase Dijital Platformunu kuracaklarını belirten Aygül, bu platformda, pandemi ve sonrasında artması beklenen genç işsizliğine karşı gençleri güçlendirmek için teknik beceriler, girişimcilik, temel sosyal beceriler ve sağlık okuryazarlığı eğitimlerinin verileceğini söyledi. 
“Girişimcilerin hızlı ve esnek yapısına ihtiyaç artacak”
Girişimcilerin her zaman hızlı hareket edebildikleri ve fırsatları görme kabiliyetleri daha yüksek olduğu için kriz zamanlarında öne çıktıklarını söyleyen GİRVAK Yönetim Kurulu Başkanı Sina Afra, “Girişimcilerin son birkaç yıldır öne çıkardığı dijitalleşme trendlerinin artık kaçınılmaz olmasıyla birlikte, bu süreçte girişimlerin hızlı ve esnek yapısına ihtiyaç çok daha artacaktır. Bunu sağlık çözümleri süreçlerinde sıkça gördük. Pandemi sürecinde solunum cihazını hızla geliştiren ve 3D teknolojileri ile hayata geçiren girişimler bunun için iyi bir örnek” dedi.
Şu an hayatta olan belki de hiç kimsenin yaşamadığı ve deneyimlemediği bir süreçten geçtiğimizi unutmamamız gerektiğini belirten Sina Afra sözlerine şöyle devam etti: “Girişimcilerin, yeni normallerin bize ne getirdiğine bakması, riskleri ve fırsatları tespit etmesi gerekiyor. Hızlı ve atik karar alma zamanı. Konuları çok yönlü ele almalı; hızlı karar vererek, uygulamalılar. En önemlisi de şimdiye odaklanmak. Geçmiş dönemde üretilen çözümlerin güncelliği kontrol edilmeli, yeni normalde pazarın ihtiyaçları tespit edilerek, mevcut yapı ya da yeni kaslarla bu ihtiyaçlara cevap vermeliler.”

“Pandemi fuarcılıkta dijital dönüşümü hızlandırdı”

Covid-19 nedeniyle bu yıl Ticaret Bakanlığı’nın desteği, İZFAŞ’ın katkılarıyla Ege Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği tarafından, ilk kez dijital olarak düzenlenen Shoedex 2020 Ayakkabı, Çanta ve Deri Aksesuarları Fuarı’nın değerlendirme toplantısı yapıldı.

Türkiye’nin ilk sanal fuarı olma özelliğini taşıyan Shoedex 2020’nin değerlendirme toplantısında konuşan İzmir Büyükşehir Beyediye Başkanı Tunç Soyer, “Pandemi süreci her alanda olduğu gibi fuarcılık alanında da dijital dönüşümü hızlandırdı” dedi.

Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, Shoedex2020 Fuarını Eylül ayında tüm deri sektörü ürünlerini kapsayacak şekilde İZFAŞ ile tekrar yapacaklarını söyledi.

Ticaret Bakanlığı’nın desteği, Ege Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği’nin organizasyonu ve İZFAŞ'ın katkılarıyla bu yıl ilk kez küresel salgından dolayısanal olarak düzenlenen Shoedex 2020 Ayakkabı, Çanta ve Deri Aksesuarları Fuarı’nın değerlendirme toplantısı yapıldı. Türkiye’nin ilk sanal fuarı olma özelliğini taşıyan Shoedex 2020’nin değerlendirme toplantısında Başkan Soyer, “Pandemi süreci her alanda olduğu gibi fuarcılık alanında da dijital dönüşümü hızlandırdı” dedi.

1-4 Haziran tarihleri arasında yapılan Shoedex 2020’nin dün akşam Tarihi Havagazı Fabrikası’ndaki değerlendirme toplantısına İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, Ege Deri ve Deri Mamülleri İhracatçıları Birliği Başkanı Erkan Zandar, İZFAŞ Genel Müdürü Canan Karaosman Alıcı ve davetliler katıldı. Toplantıda konuşan Başkan Tunç Soyer, küresel salgın nedeniyle uluslararası fuarların ertelenmesinin, uluslararası ticareti ve küresel tedarik zincirini etkilediğine dikkat çekerek, “Yurt dışı seyahatlerin yapılamadığı ve fuarların düzenlenemediği bu süreçte, bu organizasyonların online yapılması düşüncesi, pandemi sonrası yeni dönemde uluslararası ticaretin devamlılığı ve fuarcılık sektörünün geleceği için çok önemli” dedi.

İzmir fuarcılıkta öncü

Fuarcılığın bir kent açısından ilgili tüm paydaşların katkılarıyla gerçekleşmesi gerekli olan bir sektör olduğunu da söyleyen Başkan Soyer, “İzmir, İktisat Kongresi ile başlayan fuarcılık kültüründe Türkiye’de öncü bir şehir. Yeni süreçte de sanal fuarlar üzerine İZFAŞ tarafından yapılan dijital dönüşüme ayak uydurma çalışmaları, İzmir’in bu öncü rolünü pekiştirecek. İşte Shoedex 2020 Sanal Fuarı, buna yönelik çok önemli bir adım. Biz İzmir’in bir dünya kenti olması ve ülkemizin sosyal, ekonomik ve kültürel gelişimine daha çok katkı sağlaması amacıyla dünyadaki gelişmeleri daha fazla takip etmek ve kentler ile daha fazla ilişki kurulması gerektiğini biliyoruz” dedi.

“Bir adım öteye taşımaya devam ediyoruz”

Soyer şunları söyledi: “Küresel ve ülke ekonomimizin çok zorlu bir sürece girdiği bu yeni dönemde uluslararası ticaret ve ihracat ile ülkemize döviz girişi sağlamak, ekonomik sorunların aşılmasında çok büyük önem teşkil ediyor. Fuarcılık sektöründe, sanal organizasyonlarla bunu dijital platformda, e-ticaret ve e-ihracat şeklinde yapabiliriz. Shoedex 2020 ‘Let’s meet digital’ sloganıyla yeni dönem fuarcılığa adımı İzmir’den attık. Sanal Fuarımızda, akıllı eşleşme filtresi ile desteklenen etkinlikler dört gün boyunca aralıksız sürdü. İzmir’deki bu fuarlar sayesinde kentin öncü rolünü pekiştiriyor ve bir adım öteye taşımaya devam ediyoruz.”

“İlk sanal fuarla tarihe geçtik”

Ege Deri ve Deri Mamülleri İhracatçıları Birliği Başkanı Erkan Zandar, kısa zamanda büyük bir işi başardıklarını, Türkiye’nin ilk sanal fuarını yaparak tarihe geçtiklerini belirtti. Zardar, “Eylül ayında amacımız ulusal ve uluslararası katılımla fuarımızı büyütmek ve güçlendirmek. Hedefimiz sektörümüzü en iyi şekilde dijital ortamlarda tanıtmak” dedi.

“59 farklı ülkeden alıcıları ağırladık”

Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi ise Türkiye’de fuarcılık ve ihracatta ilkleri gerçekleştirmiş İzmir’in, pandemi döneminde de öncü olma sorumluluğunu yerine getirdiğini belirtti. Jak Eskinazi, “İhraç ürünlerimiz için yeni bir pazarlama yöntemi olan dijital fuarcılıkta da Türkiye’ye rol model olduğumuz için son derece mutluyuz. Biz ihraç ürünlerimizin pazarlaması için yeni bir yol bulduk. Türkiye’nin ilk dijital fuarı olan Shoedex 2020’de 59 farklı ülkeden alıcıları ağırladık” dedi.

Jak Eskinazi, konuşmasını şöyle sürdürdü; “Türkiye’ye yıllık 1 milyar doların üzerinde döviz kazandıran, son 10 yılda ihracatını 2,5 kat geliştiren, Covid-19 sürecinden en fazla etkilenen ayakkabı ve saraciye sektörlerimiz için can suyu olan Shoedex2020 Fuarı’nı Eylül ayında tüm deri sektörünü kapsayacak şekilde İZFAŞ ile işbirliğinde tekrar düzenleyeceğiz. Ege İhracatçı Birlikleri olarak bundan sonraki süreçte dijital ticaret heyetleri ve fuarlar düzenlemeye devam edeceğiz.”

“Dubai’ye ile Körfez ülkelerine gıda ihracatımızı arttırmak istiyoruz”

Pandemi döneminde tarım ürünlerinin öneminin daha da iyi anlaşıldığına dikkat çeken Eskinazi, “Pandemi döneminde Ege İhracatçı Birlikleri’nin (EİB) yaptığı ihracatta tarım ürünlerinin payı nisan ayında yüzde 45, mayıs ayında ise yüzde 44 seviyesinde gerçekleşti. Dubai Gıda Ürünleri Sanal Ticaret Heyeti’nde yaş meyve sebze, kuru meyveler, zeytin-zeytinyağı, konserve ürünler, deniz ürünleri, süt ürünleri sektörlerinden firmalarımızın Dubai ve Körfez ülkelerinde yerleşik önemli alıcılarla sanal ortamda ikili iş görüşmeleri yapmalarını hedefliyoruz. Yıllık 20 milyar dolar gıda ürünleri ithal eden Dubai’ye ve Körfez ülkelerine gıda ihracatımızı arttırmak istiyoruz” dedi.
Shoedex 2020 Fuarı’nda ayakkabı ve saraciye (deri) sektöründen 31 üretici firmanın sonbahar-kış koleksiyonlarını, küresel ölçekteki 326 profesyonel satın alıcı ile buluşturdu. Alıcılar ile ihracatçılar, anlık mesajlaşma ve görüntülü konuşma aracılığıyla sipariş verme imkânı elde etti.

Shoedex2020 Fuarı Değerlendirme Toplantısının sonunda programda fuara katılan firma temsilcilerine sertifikaları İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, İZFAŞ Genel Müdürü Canan Karaosmanoğlu Alıcı, Ege Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Erkan Zandar, Başkan Yardımcısı Halil Gündoğdu ve Yönetim Kurulu Üyesi Erkan Onmuş tarafından verildi.

NEXT LEVEL AVM’DE HİJYEN TİMLERİ İŞ BAŞINDA

Next Level Alışveriş Merkezi “hijyen timleri” ile ziyaretçilerine güvenli ve konforlu alışveriş ortamı sunuyor

Ankara'nın hijyen ve güvenlik açısından örnek gösterilen alışveriş merkezi Next Level Alışveriş Merkezi’nde yeni normalleşme sürecine hazırlıklar çok önceden başlatılarak tüm tedbirlerin en üst seviyede alınması sağlandı. Yüzde yüz temiz hava uygulaması yanında güvenli alışveriş için hijyen timleri de aralıksız görev yapıyor.

Tüm dünyada yaşanan pandemi ile hizmetlerini sınırlayan alışveriş merkezi, yeni normalleşme sürecinin başlaması ile birlikte çok sayıda mağaza ve markalarıyla ziyaretçilerinin ihtiyaçlarını güvenli ve konforlu bir ortamda karşılıyor. 

Tedbirler üst düzeyde

Alışveriş merkezi yönetimince verilen bilgiye göre çalışan ve ziyaretçilerin hijyen güvenliği ve rahatça alışveriş yapabilecekleri konfora ulaştırmak için hazırlanan yol haritası çerçevesinde şu tedbirlere öncelik verildi:

“1 Haziran itibariyle ülkemizde yeni normal hayata geçildi. Bu süreçte ziyaretçilerimizi evlerinde oldukları kadar temiz ve güvenli bir şekilde ağırlamak için sağlık dostu ürünlerle merkezimizi dezenfekte ediyoruz. Bu dönemi de en iyi şekilde geçirmek ve hem çalışanlarımız hem de ziyaretçilerimiz için sağlıklı, güvenli ve konforlu bir ortam hazırlayabilmek için tüm tedbirlerimizi en üst seviyede almış bulunuyoruz. Bu tedbirler kapsamında ziyaretçi girişleri, personel girişleri, mal kabul girişlerine yönelik uygulamalarla maksimum önlem sağlanmıştır. Ortak alanlarda sosyal mesafe kuralı ile hijyen ve dezenfeksiyon çalışmaları aralıksız devam etmekle birlikte dinlenme alanlarında da sosyal mesafe uyarıları ve hijyen önlemleri en üst düzeyde sürdürülmektedir.”

En küçük noktalar dahi temizleniyor

24 saat çalışan havalandırmalar ile yüzde yüz temiz hava sağlanan alışveriş merkezinde içeri girişler vücut ısısı kontrolü sonrası gerçekleştirilerek maskesiz giriş yapılamıyor, içeride de maske takma zorunluluğu bulunuyor. Artırılan genel hijyen çalışmaları kapsamında genel alanlar, asansör, yürüyen merdivenler, metal eşya sehpaları, X-ray cihazları aralıksız olarak dezenfekte edilerek en küçük noktalar dahi temizleniyor. Tuvaletler çok sık aralıklarla dezenfekte edilmesi yanında temassız kullanım için düzenleme yapılarak, sensorlu uygulamalar ile tek kullanımlık havlu kullanımı ile maksimum hijyen sağlanıyor. 

Çok sayıda marka yeniden kapılarını açtı

2 metre sosyal mesafe kuralını uygulayan ve hijyen timlerinin sürekli görev yaptığı Next Level alışveriş merkezinde çok sayıda marka ve mağaza ziyaretçilerin ihtiyaçlarını rahat ve güvenli bir ortamda karşılamaya başladı. Bunlardan bazıları ise Big Chef’s, Timboo, Godiva, Gürgençler, Sport Works, B&GStore, Sele, Özsüt, Ramsey, Watsons, Toyzz Shop, Notebook, D&R, Societa, Sunglass Hut, LCW, Under Armour, Intımissimi, İpekyol, Penti, Starbucks, Yargıcı, YvesRosher, Paris Kuaför, Utopian, Vetrina, BorisDiamond, Piedra, Locitane, Uğurlu, Bej, Pandora, Sevil, Network, Deriden, Diesel, Nautica, Lacoste, Victoria’sSecret, Simit Sarayı, Rolex, Rue, Guess, Samsung, Dila Sima, Göz Grup, MudoConcept, ADL, GloriaJenas, Ekstrem Mini PartyStore, Macro Center, Tobacco Shop, Eczane, Setur, Lostra, Ada Terzi, Kuru Temizleme, GSM Park, Mecass Çiçekçilik, Hacıbaba Kuruyemiş, Ziraat Sanat, Burger King…

Align Technology, Dijital Platformunu Invisalign Tedavisi İçin Bulut Tabanlı Clincheck™ Pro 6.0 ve Clincheck “In-Face” Görselleştirme İle Genişletiyor

Yeni ClinCheck yazılımı dijital tedavi planlamasını her yer ve her cihazdan erişim için buluta taşıyor

Güçlü yeni platform dijital tedavi planlamasına destek oluyor ve hastaların tedavi sonrası ortaya çıkacak sonuçlarını 3 boyutlu modeller ve fotoğraflarla önceden görebilmelerini sağlıyor

Align Technology, tescilli ClinCheck tedavi planlama yazılımının en son versiyonunu, Invisalign eğitimi görmüş ortodontistler için hazırlanmış tamamen dijital bir etkinlik olan Invisalign Scientific Symposium'da tanıttı. ClinCheck yazılımı doktorlara Invisalign tedavisi süresince planlanan diş hareketlerinin 3 boyutlu modelini sağlıyor. ClinCheck Pro 6.0 ise Invisalign dijital tedavi planlamasını buluta taşıyor, bu sayede güçlü ClinCheck tedavi planlama araçlarını doktorlara laptop, PC ve tablet gibi bir sürü platformdan, her yerde ve her zaman ulaşılabilir kılıyor. Bu sürüm, hastanın yüzünü 3 boyutlu Invisalign tedavi planı ile birleştirerek hastanın sahip olabileceği yeni gülüşün görüntüsünü yaratan dijital bir araç olan yeni ClinCheck “In-Face'' görselleştirme aracını da kapsıyor.
 ClinCheck ‘‘In-Face'' özelliği doktorlara dijital tedavi planlamasında destek olmak ve hastalara kişiselleştirilmiş tedavi sonuçlarını görselleştirilmiş bir şekilde sunarak onların Invisalign tedavisinin faydaları konusunda daha iyi fikir sahibi olmalarını sağlamak için tasarlandı. ClinCheck ‘‘In-Face'' görselleştirme iş akışı, Align'ın dijital tedavi platformunun 3 bileşenini bir araya getiriyor: Hasta fotoğrafları için Invisalign Fotoğraf Yükleyici, hastanın diş yapısının 3 boyutlu modeli için gereken verileri yakalamak için iTero intraoral tarayıcı ve ClinCheck Pro 6.0.
 Align'ın İnovaston, Ürün ve Pazarlama Baş Yöneticisi ve Kıdemli Başkan Yardımcısı Raj Pudipeddi konuyla ilgili şu açıklamaları yaptı: ‘‘Bulut tabanlı ClinCheck Pro 6.0 ve ClinCheck ‘In-Face' Görselleştirme hekimlere sağladığımız uçtan uca dijital tedavi platformunun en yeni parçaları ve bulut tabanlı programlamanın kolaylığını, erişilebilirliğini ve görselleştirmenin gücünü temsil ediyor. 2 boyutlu bir yüz fotoğrafını 3 boyutlu tedavi planı ile birleştirerek hastaya özel kişiselleştirilmiş bir tedavi sonucu görseli yaratabilmek doktorların tedavi kabulü alması bakımından harika bir araç. ClinCheck Pro 6.0 ve ClinCheck ‘In-Face' Görselleştirme hekimlerin dijital tedavi planlama deneyimlerini yeniden hayal etme amacıyla yapacağımız bir dizi yeniliğin ilkini temsil ediyor. 8 milyondan fazla Invisalign hastasının tedavisi sırasında edindiğimiz deneyim ve bilgi birikimi, tedavi planlama sürecini devamlı geliştirmemize ve piyasa lideri olarak pozisyonumuzu korumamızı sağlıyor.''
 Almanya'nın Freiburg şehrinde çalışan Invisalign eğitimli Dr. Ahmad Hagar ‘‘ClinCheck ‘In-Face' Görselleştirme doktor tedavi planlaması ve dijital uygulamamda hastalarla etkileşime geçmekte devrim niteliğinde bir araç'' dedi ve ekledi: ‘‘Dişlerinin daha düzgün ve yeni halini kendi suratlarında görebilmeleri hastalar için kuvvetli bir duygusal bağ yaratıyor. Artık sadece dişlerinin nasıl yer değiştireceğini değil, aynı zamanda gülüşlerinin Invisalign tedavisiyle nasıl değişeceğini de gösterebiliyoruz.''
 ClinCheck ‘‘In-Face'' Görselleştirmeye ek olarak, ClinCheck Pro 6.0 kullanıcılara, doktorlara daha sezgisel bir tasarım gelişmiş bir kullanıcı deneyimi sağlayan bir tedavi planlama çözümü sunar. Bu gelişmeler doktorların 3 boyutlu kontroller üzerinde değişiklik yapabilmelerine izin veriyor. Ek olarak kullandıkları araçla ilgili ipuçları ve ürün tanıtımı turu gibi yeni eğitici özellikler içeriyor. Son olarak, bulut tabanlı çözüm doktorların farklı cihazlarda esnek bir şekilde tedavi planı uygulayabilmesini sağlar ve ek indirmelere gerek kalmadan yazılımın en son versiyonunun mevcut olduğundan emin olur.
 Bir uygulama indirmeye ve yüklemeye gerek olmadan doktorlar, hasta dosyalarına erişmek için Invisalign Doktor Sitesinde oturum açarak ClinCheck Pro 6.0'a erişebilecek. ‘‘In-Face'' Görselleştirme'yi bulunduran ClinCheck Pro 6.0, 2020'nin üçüncü çeyreğinden itibaren kullanılabilir olacak. (Haber: Davut Güleç)
 


 

 


İlgili Galeriler
Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.